Bu mektûb da, mîr Sadr-ı Cihâna yazılmışdır. İslâmiyyeti yaymağa çalışmak lâzım olduğu bildirilmekdedir:
Allahü teâlâ, size selâmet versin! Âmîn. Âlimlerin iyiliği, milletin hepsine yayılır. Bunun için de, herkes onları sever. Çünki insanlar, kendilerine iyilik edenleri sever. Bu sevgi sebebi ile, onların ahlâkı ve âdetleri, herkese, iyilikden aldıkları paya göre bulaşır. Böylece, iyilikler, kötülükler, düzelme veyâ bozulma, başdan aşağı doğru yayılır. Belki de bunun için, (İnsanların dîni, başlarında bulunanların dinleri gibidir) buyurulmuşdur. Geçen senelerde, başımıza gelen kötülükler, bu sözün doğru olduğunu göstermekdedir. Şimdi iyi insanlar işbaşına geçdi. Alçakların dîne saldırmaları gevşedi. Şimdi söz sâhibi olan, iş başında bulunan eli kalem tutan bütün müslimânların, elbirliği ile islâmiyyeti yaymağa çalışmaları lâzımdır. Önce yasak edilen farzları, unutdurulan ibâdetleri, tekrâr meydâna çıkarmalı, yayılan harâmları, ahlâksızlıkları yok etmelidir. Duracak zemân değildir. İşi gecikdirmekde fâide yokdur. Bu gevşeklik karşısında, müslimânların yaralı kalbleri sızlamakdadır. Geçen senelerde müslimânlara yapılan baskılar, işkenceler, dahâ unutulmadı. Bunların yine hortlaması, canavarların kuzulara saldırmak ihtimâlleri, müslimânların uykusunu kaçırmakdadır. Söz sâhibleri, sünnet-i seniyyenin yayılmasında gevşek davranırsa, işbaşında olanların hepsi de, neme lâzım derler. Birkaç günlük hayâtın kıymetini biliniz! Eğer ipin ucunu elden kapdırırsanız, müslimânların başına kâfirlerin çullanmasına yol açarsınız. Sonra âh etmek işe yaramaz. Fârisî beyt tercemesi:
Elimden gideni, Süleymân kapdırsaydı,
hem Süleymân, hem peri, hem Ehrimen ağlarlardı.
Müslimânlığın alâmetlerinden biri, imâm yetişdirmek ve bunlara câmi'lerde vazîfe vermekdir. Bu iş gevşemişdi. İslâm memleketlerinin büyüklerinden olan Serhend şehrinde kaç seneden beri bir müftî yokdu. Bu düâcınızın mektûbunu getiren kâdî Yûsüfün dedeleri, tâ Serhend şehri yapılalıdanberi, burada kâdîlık yapmışlardır. Bunun için olan hükûmet senedleri yanındadır. Kendisi sâlih ve takvâ sâhibidir. Eğer uygun görürseniz, bu ehemmiyyetli vazîfeyi ona veriniz! Allahü teâlâ, bizi ve sizi islâmiyyetin doğru yolunda bulundursun! Âmîn.
[İslâmın en büyük düşmanı olan ingilizler, yalanlarla, iftirâlarla, bütün dünyâyı islâmiyyete karşı düşman yapıyorlar. Harblere sebeb oluyorlar. Yapdıkları vahşeti uzakdan seyr ediyorlar. Bir tarafdan da, islâmiyyeti içerden yıkıyorlar. Kadınların, kızların, çıplak gezmelerini, fuhşu, kumarı yayıyorlar. Farzları değişdiriyorlar. Ezânın tercemesini okumağı, ho-parlörle okumağı yayıyorlar. Hâlbuki ezân, arabî kelimeleri müezzinin okumasıdır. Ho-parlörden çıkan ses, müezzinin sesi değildir. İnsan sesinin benzeridir. Bu seslerin (Şeytân ezânı) olduğu, büyük âlim Ebû Nu'aymın (Hilyetül-Evliyâ) kitâbındaki hadîs-i şerîfde yazılıdır. Ho-parlör ile okunan ezânın meşru' olmadığı da, bu kitâbda yazılıdır. Müslimânlar çok uyanık olmalı, ingilizlerin hiylelerine aldanmamalıdır.]